ZALİM HUDUTLAR
Yöresi: Şanlıurfa
Türkiye ile Suriye sınırında yaşanan dramların türküsüdür.
Bugün İki ayrı ülke toprakları içinde kalsa da, tarihten gelen bir bağla, Urfa’nın, Halep, Rakka ve Şam illeri ile yüzyıllar öncesine dayanan köklü bir ilişkisi vardır. Bu bölge, yaklaşık 500 yıl Osmanlı himayesinde kalmıştır. Bu bölgede yaşayan insanlar yüzyıllar boyu birlikte yaşamışlardır. Birçoğu akrabadırlar. Birbirleriyle, kız alıp-vermişler, birbirleriyle kaynaşmışlardır. Bu nedenlerle bu bölgedeki insanların dinleri, dilleri, örf, adet ve gelenekleri, müzikleri, oyunları, yemekleri, giyim ve kuşamları ve bunun gibi daha birçok kültürel değerleri aynıdır. 1921 yılında Ankara anlaşmasıyla Türkiye ile Suriye arasında sınır çizildiğinde çoğu akraba olan aileler bölünmüş, bir kısmı Suriye, bir kısmı da Türkiye içinde kalmıştır. Yıllarca, bayramlarda Urfa’nın sınırdaki Akçakale ve Ceylanpınar ilçelerindeki ailelerin, Suriye tarafındaki akrabalarıyla yan yana gelmelerine izin verilmemiş, sadece tel örgüler arkasından birbirlerini görmelerine müsaade edilmiştir. Seneler boyu akrabalar, analar, babalar, evlatlar buluşamamış, sevgililer, nişanlılar kavuşmamıştır. Bu nedenle de her bayram sınırdaki bayramlaşmalarda dramatik sahneler yaşanmıştır.
Sınır boyunca 10-20 metre aralıkla çift sıra döşenmiştir dikenli teller. Anasını, babasını, oğlunu, kızını görmek üzere sınıra dikenli tellerin her iki tarafına yığılan binlerce insan. Yetkililer görevleri başında. Tel örgü arkasından yakınını görmek için sağa sola koşuşun insanlar. Yavrusunu arayan analar. Sesini duyurmak için karşı tarafa bağıran insanlar. Yüzünü tel örgüye dayamış birbirleriye konuşanlar, dertleşenler, ağlaşanlar.. Ellerinde getirdikleri hediyeleri, allı pullu çeyizleri bir taraftan diğerine atanlar.. Anasını, bacısını, oğlunu, sevdiğini, nişanlısını görünce sevinç gözyaşlarına boğulan yüzlerce insan. Her yıl tekrarlanan bu dramatik bayramlaşma bir duygu seli olup yıllarca orada bulunanların, görenlerin yüreğini parçalamıştır.
Parçalanan aileler, kavuşamayan, birbirinden ayrılan sevgililerin sevda yüklü öyküleri, sınırdan geçmeye çalışırken mayına çarparak ölen, kolu-bacağı kopan insanların acıklı hikayeleri, her bayram sınırda yaşanan sahneler, çoğu zaman gazetelere manşet olmuştur. Sınırdaki dramatik hikayeler birçok filmde işlenmiş, bu konuda şiirler, romanlar yazılmış, türküler bestelenmiş, ağıtlar yakılmıştır.
Senelerce bu şekilde süren bayramlaşma haline, 1999 yılında yetkililer el atmış ve akrabaları olanların sınırı geçerek bayramlaşmalarına izin verilmeye başlanmıştır.
Türkiye-Suriye hududundaki, bayramlaşma sırasında yaşanan dramatik sahneleri gören, onların ayrılık acısını, ıstırabını, özlemini içinde hisseden Şanlıurfalı Musa Kaldı da duygularını ve özlemlerini “Zalim Hudutlar” türküsünde dile getirmiştir.