BUHÇA KOLUNDA
Yöresi: Şanlıurfa
Bir zengin kızına sevdalanan, kunduracı kalfası gariban Sedat’ın hikayesidir.
Sedat, 18 yaşında, Urfa eskici pazarındaki bir dükkanda kunduracı kalfası olarak çalışmaktadır. Eskici pazarı bayanların pek geçmedikleri bir yerdir. Geçenler de ya ev gezmesine, ya da pazarın biraz ilerisinde bulunan kadınların gittiği Şaban Hamamı’na gidip-gelirken geçerler. Hamamdan çıkmış halleriyle çarşıdan geçerken haliyle utanır, sıkılırlar. İşte Sedat’ın çalıştığı dükkan da bu güzergahtaki dükkanlardan biridir.
Gençlik bu ya, Sedat dükkanın önünden annesi ile birlikte geçen kara kaşlı, ceylan gözlü bir kıza gönül verir. Bu durumdan uzun zaman ne kıza ne de çevresindekilere bahsetmez. Belli aralıklarla dükkanın önünden geçen kızın, kim olduğunu araştırır. Zengin bir aile kızı olduğunu öğrenir. Kaygıları artar. Çünkü o zengin bir aile kızı, kendisi ise kunduracı kalfalığı yapmakta olan fakir biri.
İki yıl kadar sevdasını gizler. Sonunda askerlik kapıya dayanmıştır, Divaneye dönen Sedat hiç olmazsa gitmeden aşkını kıza belli etmek ister. Bir şekilde sevgisini kıza iletmeyi başarır. Ama araya yine zaman girer.
Askerden döndüğünde ise rahatlamıştır. Çünkü kendince kızı istemek için önünde engel kalmamıştır. Durumu önce annesine anlatır. Konu, ailede büyük tartışmalara yol açar. Fakat aile, Sedat’ın sevgisinin önüne geçemeyeceğini anlar. Çaresiz, kız istemeye gidilir. Sonuç beklendiği gibi hayal kırıklığı olur. Kız tarafı bunun imkansız olduğunu söyler. Sedat çok üzülür. Günler ilerledikçe Sedat’ın sevdası daha da büyür. Onu görmediği günler mecnuna döner.
Yine bir gün kızın annesiyle hamama gittiğini görür, takip eder. Akşam saatlerine kadar her şeyi göze alarak hamamdan çıkmalarını bekler. Amacı, niyetinin ne kadar ciddi olduğunu kıza iletmektir. Kız, annesiyle hamamdan çıkarken Sedat’la göz göze gelir, gözler her şeyi anlatmaktadır. Kızın güzelliği karşısında adeta dili tutulan Sedat konuşamaz, sadece gözleriyle anlatır herşeyi. Ama onu neye mal olursa olsun tekrar istemeyi aklına koyar. Derdini ilkokul öğretmeni olan Fuat hocaya açar, araya aracılar koyarak kız tekrar istenir. Ayrıca çok zengin olan kız tarafı, “ Bu çocuk deli mi ne? Biz böyle çulsuza nasıl kızımızı veririz” diye hakarete varan konuşma yaparlar ve kızı vermezler. Bunu duyan Sedat beyninden vurulmuşa döner. Ne çare ki yapılacak pek bir şey yoktur.
Çok geçmeden ailesi, kızı başkasıyla evlendirir.
Bağrı yanık Sedat, kızın evlendirildiğini duyunca bütün umutları yok olur, her şeyden vazgeçer, dünyaya küser, deliler gibi sokaklarda dolaşmaya başlar. Bu sevdanın ardından artık başka biriyle de evlenmemeye yemin eder.
Onu yakından tanıyan, yaşadığı olaylara tanık olan öğretmeni bu sevdadan çok etkilenir ve bu türkü de böylece bestelenmiştir.
Buhça kolunda döner hemamdan
Yüzüme pel pel bakar aynamaz heldan
Yanağı aldan dudağı baldan
Ver eli kurtar beni kurtar düştüğüm heldan
Düğürcü göndermişem demişsen deli
Delisem doğru gözel sen etti deli
Eteğin çemrer heyat süpürür
Yâr seni gören gözler ömür sürdürür
Babay bi duysa bizi öldürür
Bu zalım sevda anam başım döndürür
Düğürcü göndermişem demişsen deli
Delisem doğru gözel sen etti deli
Bu türkünün hikayesi, Sabri Kürkçüoğlu tarafından Şubat 1998’de M. Fuat Kürkçüoğlu’ ndan derlenmiştir. Türkünün söz ve müziği M. Fuat Kürkçüoğlu’ na aittir.